15.05.2020
kırık cam teorisi... düşündürdü biraz beni. bir binanın çoğu camı kırıksa insanlar diğer camları kırmakta çekinmezler ve kendilerini suçlu hissetmezler... insan ilişkileri de böyle işte kırıklıklarınızı gösterdikçe sizi kırmakta tereddüt etmezler, ve kendilerini suçlu hissetmezler. Ama sende başka bir şey var, pek umurunda değil gibi, zaten çoğunluğun kırıldı diye kendinden vazgeçmiş gibi bir halin var...
gerçekten söylediğin gibi misin? göğüs kafesinin altında kalp diye taşıdığın taş mı? insanlara anlatılan sen, sen misin? üzerine beyaz çarşaflar serip, kapısını sıkı sıkı kitlediğin o küçük evin kimsesiz olduğuna kendini nasıl inandırdın? korkmuyor musun içerde yapayalnız kalmaktan? orada tek başına çürüyüp gidecek olman biraz bile endişelendirmiyor mu seni? bir ürperti hissetmiyor musun o incecik, ufak tefek kalmış vücudunda? odaları ışıksız, yıpranmış o ev senin kalbin, kalbine iyi bakman gerekmez mi? insanın kalbi kırılmadıkça vücudu hasta olmazmış, sen ne zaman iyileşmeyi düşünüyorsun? yorulmadın mı hasta gibi yaşamaktan? kafanın içindeki bu yalnızlık sadece seni yorar, seni ziyan eder... seni kaybetmek de beni mahveder...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder