Tilkilerin Kuyrukları Düğümlü

 Kendi içimde yaklaşan fırtınadan bi kot bir tişörtle kaçtım. Konuşmamız gereken önemli konular varken konuşmamak için kırk takla attım, diğer türlüsü işime gelmiyor çünkü.. Hesaplaşmak için çok erken gibi ama böyle her şeyi de erteleyerek kaçamam gibi, her zaman paçayı kurtaracağıma nasıl inandırıyorum kendimi, şaşırtıcı. Hakkım var mı bilmiyorum ama biraz, sadece biraz anlayış bekliyorum. Çünkü şu yaşıma kadar sevgisini ilahlaştıran, muazzam ve hiç bitmeyecekmiş gibi gösteren kim varsa günü geldiğinde gözünde nefreti gördüm, samimi bulamıyorsam kusuruma bakma. Sorunu gayet iyi biliyorum, sorunun çıkacağı noktaları, kavganın harlanacağı yerleri çok iyi biliyorum, üstten bakmış gibi olmasın ama kaybedeceğim savaşların riskini almak beni rahatsız ediyor, göğüsümün ortasında kaba saba bir kuvvet nefesimi boğazıma düğümlüyor.. Hep sevilmek istiyorum diye manipüle ediyorum kendimi, sevgiyi hakettiğime ikna olmaya çalışıyorum, sadece iyi olduğum zamanlarda da buna gerçekten inanıyorum ama kısa sürüyor bildiğin üzere çok uzun süre stabil kalmıyor duygu durumum. Miktar belirtemem ama birinden birazcık fazla ilgi görünce, sevgi gösterisi görünce kaçasım geliyor, sevgi beni neden bu kadar korkutuyor bilmiyorum. Zaten insan doğası gereği bilmediğimiz, tanımadığımız şeylerden korkmaz mıyız? Yalnızken daha iyi olduğumu biliyorum, öyle, öyle de ne istediğimi bilmiyorum. Ve beklenti yorar, beklenti kırar biliyorum, yaşatmak istemiyorum. Sanki ne zaman birini kırmamak için daha fazla çaba sarfetsem amına koyuyorum sanki ortalığın, elimde toplayacak bir şey bile kalmıyor.. Dürüst olmak gerekirse de iyi insanlar beni haketmiyor...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

taslak işte

 Nasılsın sorusuna yorgunum diyorum genelde, lügatımda kalan tek kelime buymuş gibi tekrarlıyorum hayat nasıl olursa olsun epey zor geçiyorm...