Kendi içimde yaklaşan fırtınadan bi kot bir tişörtle kaçtım. Konuşmamız gereken önemli konular varken konuşmamak için kırk takla attım, diğer türlüsü işime gelmiyor çünkü.. Hesaplaşmak için çok erken gibi ama böyle her şeyi de erteleyerek kaçamam gibi, her zaman paçayı kurtaracağıma nasıl inandırıyorum kendimi, şaşırtıcı. Hakkım var mı bilmiyorum ama biraz, sadece biraz anlayış bekliyorum. Çünkü şu yaşıma kadar sevgisini ilahlaştıran, muazzam ve hiç bitmeyecekmiş gibi gösteren kim varsa günü geldiğinde gözünde nefreti gördüm, samimi bulamıyorsam kusuruma bakma. Sorunu gayet iyi biliyorum, sorunun çıkacağı noktaları, kavganın harlanacağı yerleri çok iyi biliyorum, üstten bakmış gibi olmasın ama kaybedeceğim savaşların riskini almak beni rahatsız ediyor, göğüsümün ortasında kaba saba bir kuvvet nefesimi boğazıma düğümlüyor.. Hep sevilmek istiyorum diye manipüle ediyorum kendimi, sevgiyi hakettiğime ikna olmaya çalışıyorum, sadece iyi olduğum zamanlarda da buna gerçekten inanıyorum ama kısa sürüyor bildiğin üzere çok uzun süre stabil kalmıyor duygu durumum. Miktar belirtemem ama birinden birazcık fazla ilgi görünce, sevgi gösterisi görünce kaçasım geliyor, sevgi beni neden bu kadar korkutuyor bilmiyorum. Zaten insan doğası gereği bilmediğimiz, tanımadığımız şeylerden korkmaz mıyız? Yalnızken daha iyi olduğumu biliyorum, öyle, öyle de ne istediğimi bilmiyorum. Ve beklenti yorar, beklenti kırar biliyorum, yaşatmak istemiyorum. Sanki ne zaman birini kırmamak için daha fazla çaba sarfetsem amına koyuyorum sanki ortalığın, elimde toplayacak bir şey bile kalmıyor.. Dürüst olmak gerekirse de iyi insanlar beni haketmiyor...
22
öyle veya böyle hiç geçmeyecek sandığın zaman, sular seller gibi akıp gidiyor. tutmak istediğin zamanlarda, tutuklu kaldığın zamanlar da geride kaldı.. ardında bir bataklık bırakmış olsan bile önünde çiçekler ve güneş var, buna inanman gerek yoksa 23'ü de göremeyebiliriz. her şeyin yolunda olduğuna, iyi olacağına ve hep böyle kalmayacağına biraz inancın olsa iyi olabiliriz. son bir kaç senemiz böyle geçmedi mi zaten? biliyorum, bazen ne için yaşıyorum kavanozuna dalıp gidiyorsun, hep böyleydin sen, hep içinde fırtınalarla boğuşup dururdun tek başına.. bu yaşından beklediğim şeyler var, biliyorum çok büyük bir beklenti fakat lütfen, lütfen çık o kafesten, bu kafesin mezarın olmasını istemiyorum, hep iyi olmaya çalışırken git gide altüst olmanı istemiyorum. korkma, bu kadar korkak olma, biraz da dik dur, kendine bunu yaşatma. mutlu olmadığını biliyorum, ben çok mu mutluyum sanıyorsun, sabahın 5'inde banyonun soğuk fayanslarında oturup ağlarken, kendimden utanırken, yüzüme bile bakamazken hıçkırıklarımı yutarken mutlu hissetmekten oldukça uzaktım.. güçlü olucam, güçlü gözükeceğim derken omurgasızlaşıyorsun, insanlar değişmez biliyorum, ama törpülenebilir. mi? her seferinde aynı şeyleri yaşıyorsun, farklı insanlar ama hareketler ve hakaretler aynı? yalnızlığımızın nesi bu kadar kötüydü de kaçıp gittiğin insanlar çok mu iyi? vicdan muhakemenle baş başa kal biraz, yüzün olsun da neye dönüştüğünü gör.. kalbini kırabilecek tek kişi benken benim de seni kandırmam doğru olmazdı..
doğum günün kutlu olsun, 22..
taslak işte
Nasılsın sorusuna yorgunum diyorum genelde, lügatımda kalan tek kelime buymuş gibi tekrarlıyorum hayat nasıl olursa olsun epey zor geçiyorm...
-
Bok gibi biraz, kırılmış gibi değil de daha çok bunalmış gibi, yıpranmış veya eskimiş gibi. Sonuna gelmiş bitmiş de okey'e dönüyor ...
-
Sevgili 15 yaşım, Tarih tekerrür etmeyecek ve senin gibi biri bir daha yer yüzüne gelmeyecek belki, Belki de senin gibi ...
-
Bazen gözlerin görmez, kulakların duymaz Bomboş kalırsın hiçlikte. Yapayanlızlığımın ortasında bile duyduklarım var, Kafayı yemiş...